İstanbul Ticaret Borsası

               

  • BAŞKAN'DAN
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

    Şubat
    2017
    Bahar rüzgârla gelir…

    Türkiye, neredeyse 1908’den itibaren yaşadığı “padişah sadrazam”, “cumhurbaşkanı-başbakan” çekişmesini, çift başlı yönetim anlayışını, Nisan 2017 yılı itibariyle geride bırakıyor. Resmî adı “Cumhurbaşkanlığı sistemi” olan başkanlık sistemi ile birlikte, Türkiye, yeni bir yöne doğru yol almanın hazırlığı içinde. Türkiye’nin ekonomiden kültüre kadar onlarca alanda yapmak için sancısını çektiği atılımlar için gerekli rüzgâr nihayet esmeye başladı. Bana göre cumhurbaşkanlığı sistemi, Türkiye’nin tam 100 yıldır beklediği o itici rüzgârdır.

     

    Birçoğunuz bilir, ama ben tekrarlayayım: Eskiden yelkenli gemiler, denizde ilerleyebilmek için rüzgâra ihtiyaç duyardı. Rüzgârın esmediği durumlarda yelken kuvvet üretemediğinden dolayı gemiler ilerleyemezdi. Gemilerin sağına soluna rüzgâr duaları bile asılırdı. Çünkü rüzgâr, bir gemicinin, menzil-i maksuduna ulaşması için elzemdi. Daha da önemli gerçek şuydu: Yelkenli gemiler için rüzgârın varlığı tek başına yeterli değildi, çünkü rüzgâr ters yönden de esebilir. Böylesi zamanlarda ise gemiyi hareket ettirmek için rüzgâr ile yelkenin en uygun açıdan buluşturulması önem kazanırdı.

     

    Türkiye, bir asrı aşkın bir zamandır, rüzgârdan mahrum kalmış bir gemi gibi bekliyordu. Ne bir adım ileri gidebiliyor, ne de yeni rotalar çizebiliyordu. Adnan Menderes, Turgut Özal gibi liderlerin döneminde ortaya çıkan “esintiler” ise, yelken ile rüzgârı buluşturacak uygun ortamların oluşmasına izin verilmediği yıllar oluyordu.

     

    Son anayasa değişikliği ile artık Türkiye, hem uygun rüzgârı, hem de yıllardır beklenen buluşmayı tesis edecek vasatı yakalamıştır. Yıllarca iş dünyasının nabzını tutan bir kişi olarak şunu açık bir şekilde müşahede ettiğimi ifade etmeliyim: Cumhurbaşkanlığı sistemi, Türkiye’de verimlilik dönemini başlatacaktır. İçeride güçlü ve dirayetli bir yönetimi tesis eden Türkiye, dışarıda da yeni başlangıçlar için ihtiyaç duyduğu kuvvete sahip olacaktır. Çünkü bu sistemde herkes kendi işini yapacak: Cumhurbaşkanı yetkisini kimseyle paylaşmadan ülkeyi yönetecek, milletvekilleri ‘Acaba bakan olabilir miyim?’ beklentisi içinde olmadan yasama görevini yerine getirecek, dışarıdan atanan bakanlar da yürütmeyi sağlayacaktır. Daha da önemlisi; millet ile onun kendisini yönetmesi için seçtiği yöneticiler arasında ara-kurumlar oluşmayacaktır.

     

    İş dünyası olarak bizim için en önemli husus ise, Türkiye’de koalisyonlar döneminin bir daha geri gelmemek üzere kapanmasıdır. Ekonomik gelişmenin önündeki en önemli engel olan siyasi istikrarsızlık devrini sona erdiren bu sistem, Türkiye için yepyeni ufuklar açacaktır.

     

    Cahit Sıtkı Tarancı’nın veciz şekilde ifade ettiği gibi “Yelken rüzgârla yelken olur / Bahar gelse gelse rüzgârla gelir…”

     

    Hoş geldin bahar…

     

İstek, öneri, memnuniyet ve şikayetlerinizi belirtiniz.
Sektörel Sorun ve Çözüm Önerileri



Dijital Tarım Pazarı'na (DİTAP) nasıl üye olunur?