16 Nisan Referandumu, bahar yağmurlarıyla gelen bir bereket seli gibi sardı Türkiye’yi…
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin oylandığı referandum, Türkiye’nin tarihinde gerçek bir dönüm noktası olarak yerini aldı. Türk milleti, 15 Temmuz’dan sonra 16 Nisan’da da darbeci ve işgalci güçlerin oyunlarına izin vermedi. Geçmişinin görkemini fark edip geleceğine sahip çıktı. Bir başka ifadeyle ne olduğunu hatırlayıp ne olması gerektiğine karar verdi. Böylece bir süre fiili olarak yaşadığımız sistemi, resmileştirdi. Cumhurbaşkanlığı sistemi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde ülkemizi ve milletimizi yepyeni bir ufka doğru taşıyor. Hayırlı olsun…
Bir bereket yumağı da ramazanla birlikte geldi ülkemize. Ramazan ayı tüm coşkusuyla ülkemizi kapladı. Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazanı hakkıyla idrak etmek için insanlarımız çırpınıyor. Kuşkusuz Ramazan aynı zamanda bir dayanışma ve yardımlaşma ayı… Zenginlerimizin fakirlerle kaynaştığı, birbirimizin halini bedensel olarak anladığımız kadar iktisadî açıdan da anlamaya çalıştığımız bir ay… Ramazanın bereketi, Cenab-ı Hakk’a kulluğumuzu layık-ı veçhile yapma gayretlerinin yanı sıra hem üretimde hem de tüketimde nasıl bir anlayışa sahip olmamız gerektiğini bize gösteriyor.
Bu sayımızda israfla ilgili bir dosya hazırladık. Bu dosyada üretmek kadar tüketmenin de ölçülü olmasının gereğini ve önemini vurguladık. Özellikle cömertlik, ikram, yardımlaşma ve paylaşma duygularının zirveye çıktığı Ramazan ayında her birimize israfı artıracak davranışlardan kaçınmak düşüyor. İftar sofralarımızı, tam da Allah’ın emrettiği gibi donatıp israf sofralarına dönüştürmemek için azami gayret içinde olmalıyız. İftar sofraları, zenginliklerin yarıştığı sofralar değil tevazuun, takvanın, kulluğunun yarıştığı sofralar olmalıdır. Biz bu sofralarda, dünyada 1,5 milyar insanın açlık sınırında yaşadığını, yemek için ekmek bulamadığını, daha doğru tabirle söylüyorum, biz israf ettiğimiz için onların aç kaldığını unutmamalıyız.
Eğer biz bu ramazan ve her zaman, Allah’ın ve Resulünün emrettiği şekilde israftan ve şaşalı sofralardan kaçınırsak, bilin ki, yeryüzünde bir kişi aç kalmaktan kurtulacaktır. Çünkü israf etmeyen kişi, daha çok paylaşan, olmayanın sofrasına yiyecek koyan kişidir. Özellikle İslam coğrafyasının ateşe, kana, gözyaşına büründürülmekten istendiği, zalim düşmanın her gün Müslüman kanının akmasından gizli bir zevk aldığı bu günlerde, biz İslam ümmetini güçlendirmenin peşinde olmalıyız. Bunun için İslam coğrafyasıyla sıkı bir dayanışma içinde bulunmalıyız. Dayanışmanın başladığı zaman, Ramazan ayıdır; dayanışmanın geçerli olduğu yer mütevazı iftar sofralarıdır. Beş yıldızlı otel salonları, bizim gönlümüzü de, hedeflerimizi de viraneye çevirir.
Son olarak Ramazanın iç huzuru keşfettiğimiz, ruhumuzu dinginleştirdiğimiz bir dönem olmasını diliyorum. Sevdiklerimize, değer verdiklerimize, dostlarımıza, arkadaşlarımıza; kısaca ‘maddî olana değil insanî olana’ daha fazla sarıldığımız bir dönem olsun diyorum. İnanıyorum ki, dayanışmayı, yardımlaşmayı, sevgimizi paylaşmayı; ihtiras ve kibirden arınmayı gerçekleştirdiğimiz oranda, Ramazan’ın amacını kendimizde gerçekleştirmiş olacağız. Bu duygularla hem Ramazanınızı hem de bayramınızı tebrik ediyorum.