İstanbul Ticaret Borsası

               

  • BAŞKAN'DAN
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

    Ocak
    2024
    Biz Ekersek

    Türkiye’de ilk ziraat yayını olan Vasıta-i Servet, 1 Mayıs 1880’de neşredildi. Üzerinden tam 144 yıl geçti. Dergiyi çıkaranlar neden bu ismi verdiklerini anlatırken, “Osmanlı’nın mutluluğunun” ancak ziraatla mümkün olabileceğine, “servet ve refaha ulaşan gelişmiş ülkelerin” de bu vasıta ile amaçlarına ulaştıklarına dikkat çekerler. Tarım, “vasıta-i servet” yani zenginlik aracıdır. Ne yazık ki biz 144 yıldır bu aracı, gerçek anlamda bir “servet vasıtasına” dönüştüremedik. Bunun için ortaya konulan iradenin, alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım değil. Doğru olan şu: Biz halkımızı tarımın bir “vasıta-i servet” olduğuna inandırmakta, Rumeli’den Anadolu’nun tüm noktalarını etkisi altına alacak bir ziraat rüzgârı estirmede başarılı olamadık.

    Türkiye’nin en büyük ticaret borsası olarak biz, son 10 yıldır bu konuda sesimizi en son noktasına kadar yükselterek, imkanlarımızı en üst düzeyde kullanarak, Devletimizin birimleriyle ortak çalışmalar yaparak, bir tarım kalkınması için çabalıyoruz. Sözgelimi bu sayımızda tarımı bir kez daha kapağa taşıyarak, “Tarıma önem veren endüstrileşmiş bilgi toplumu olmayız” diyoruz. Yine ilgili kooperatif ve STK’lardan kamu yöneticilerine kadar tüm paydaşlarımızla toplantılar yapıyoruz. Türkiye’nin tarımsal hasılasını, potansiyeli ile kıyas edince maalesef görüyoruz ki, olduğumuz yer hak ettiğimiz yer değil.

    Dikkatimi çeken nokta şu: Bu yıl biz İstanbul Ticaret Borsasının resmî kuruluşunun 100. yılını kutlayacağız. Bir asırlık çalışmalara rağmen daha yapacak çok işimiz var. Çünkü Türkiye’de tarım için tespit ettiğimiz yapılması gerekenler, aradan geçen onca yıla rağmen değişmedi. Sadece dönemden döneme kullandığımız sözcükler farklılaştı; sözgelimi makineleşmenin yerini teknoloji ve endüstriyel tarım ifadeleri aldı. Ama tarımda hâlâ doğru bilgi sorun, hâlâ verimlilik sorun, hâlâ gençlerin tarımdan uzaklaşması sorun, hâlâ ürünlerin pazara ulaşımı sorun, hâlâ tarımın bir zenginleşme aracı olmadığını düşünmek sorun…

    Gerçekten yapacak çok işimiz var ve bu işlerin birinci aşamasında bize yani özel sektöre, yani çiftçimize, yani gençlerimize, yani Türk halkına büyük görev düşüyor. Çünkü Türkiye olarak bizim salgınla bir kez daha ne denli büyük bir vasıta-ı servet olduğunu ispatlayan bu sektöründeki tüm potansiyelimizi ortaya koymamız gerekiyor. Dizi filmler ve çağın iletişim aygıtlarında verildiği şekilde zenginliğin masa başı işler ve “kağıt alım satımları” ile elde edildiği yalanından genç neslimizi kurtarmamız gerekiyor. Geleceğimizin, toprakla bütünleşmekte olduğunu bir kez daha idrak etmeliyiz. Ahmet Mithat Efendi’nin 140 yıl önce bize yol gösterirken aktardığı şu veciz söz, günümüzde de geçerliliğini aynen koruyor:

    “Kime lazımsa ekmek, ona lazım ekmek…”

    Çünkü;

    Biz ekersek, ülkemizin sınırlarını muhafaza eden Mehmetçiğimiz daha da güçlenecek.

    Biz ekersek, havadaki İHA’larımız daha hızlı uçup hedeflerini vuracak.

    Biz ekersek, TCG Anadolu ve yeni kardeşlerinin üzerine yerli ve milli uçaklarımız inip kalkacak. Biz ekersek, Atak helikopterimiz, Hürkuşumuz, milli muharip uçağımız nazlı rüzgârlarda Türk uçuşunun timsali olacak.

    Biz ekersek, ihracatımız artacak, refahımız yükselecek, halkımız daha mutlu olacak.

    Biz ekersek, zulme uğrayan, özgürlükleri kısıtlanan soydaşlarımız hürriyetine kavuşacak.

    Biz ekersek eğer, Myanmar’da, Gazze’de katliamlar duracak. Yahudi zulmü içinde boğulacak.

    Biz ekersek eğer, Türkiye Yüzyılı gerçek anlamıyla Türk asrı olacak, İstanbul yeniden adalet ve kalkınmayla tanışacak…

     

İstek, öneri, memnuniyet ve şikayetlerinizi belirtiniz.
Sektörel Sorun ve Çözüm Önerileri



Dijital Tarım Pazarı'na (DİTAP) nasıl üye olunur?