Kararlı bir şekilde hedefe doğru yürümeye devam edeceğiz
31 Mart 2019 Mahalli Seçimlerini geride bıraktık. Seçim sonuçlarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu seçimlerden sonra Türkiye’nin gerçek gündemine, yani son dönemde maruz kaldığı ekonomik kıskaçtan sıyrılıp, iktisadi büyümesini artıracak, milli gelirini büyütecek, kendi teknolojisini üretmesini sağlayacak sıkı bir atılım sürecine girmesi lazım. Deyim yerindeyse, ana gündemimiz daha büyük Türkiye’yi kurmak olmalıdır; daha yerli bir üretimi yerleştirmek, daha çok ve nitelikli üretmek, daha çok ihracat yapmak, daha çok marka oluşturmak, daha çok dünya ticaretinden pay almak olmalıdır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği gibi seçim olmadan geçecek 4.5 yıllık süreç, ülkemiz için büyük fırsattır. Bu fırsatı kazanca çevirmek için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.
Bunun için iki önemli hususa dikkat etmeliyiz: Birincisi “kriz tellallığı” yapanlara prim vermemeliyiz. Onları dikkate almamalıyız. Krizden bahsetmeyi meslek haline getirenleri, yani “kriz çığırtkanlığından beslenenler” diye nitelendirebileceğimiz bu müzmin koroyu dağıtmalıyız. 16 yıldır kriz beklemekten bıkmayanlar, bana “Barbarlar geliyor” diyerek halkı kandıranları hatırlatıyor. Bizim hâlâ 2008 Küresel Finans Krizi’ne bir çıkış yolu bulamayan dünyadaki her gelişmeyi, piyasaların her refleksini ülkemiz için kötü gelişmelerin başlangıcı olarak düşünmekten vazgeçmemiz gerekiyor. Ancak iyi düşünenleri, iyi bir gelecek bekleyecektir.
İkinci olarak biz iş dünyası ve ekonomi yönetimi olarak elbette risklere karşı dikkatli olacağız. Muhtemel her ekonomik soruna karşı tedbirlerimizi alacağız. Ama biraz önce dediğim gibi, aynı zamanda bizi ekonomiye odaklanmaktan, sıkıntılara çözüm bulup üretimin önünü açmaktan alıkoymak maksatlı yapılan spekülasyonlara karşı da hazırlıklı ve uyanık olacağız. Kötü niyetlilerin dikkatlerimizi dağıtıp bizi ekonomiyi daha da büyütmekten, sorunlara çözüm geliştirip ülkemizi lider ülke yapmaktan alıkoymalarına izin vermeyeceğiz.
Kimse bizim ayağımıza zincir vuramaz. Onlara karşı bizim en iyi cevabımız, daha çok çalışmak, her daim işimize odaklanmaktır. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “Kişne kır at, kişne kır at / Çoğu gitti, azı kaldı.” Türkiye’nin Orta Asya’dan kopup gelen ve Anadolu’nun münbit topraklarından Avrupa içlerine doğru dört nala koşan kır atının yorulmak bilmez ayaklarına, kimse o esaret zincirini takamayacaktır. Yeter ki biz üzerimize düşeni yapalım.
Bu noktada hükümeti oldukça kararlı görüyoruz. Çünkü başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ekonomi yönetimi, Türkiye’nin üretimini hızlandıracak, gücünü yükseltecek yapısal reformları bir bir hayata geçiriyor. En son açıklanan Yapısal Dönüşüm Adımları 2019 ile Hükümet, çok önemli bir yol haritası çizdi. Şimdi ekonominin paydaşları olarak bize düşen; bu yol haritasını esas kabul edip kararlı bir şekilde hedefe doğru yürümektir.