Milletimiz 15 Temmuz’da ihanet dağlarını ezip geçti
Zaman zaman ayaklarımızı sabitleyip bakışlarımızı geriye çevirmenin bizi daha çok bileyip azimli kılan bir yanı vardır. Çünkü geçmiş bize unutmak üzere olduklarımızı hatırlatır. Düşmanımızı da, dostumuzu da bir kez daha öğretir. Gerçeğin tozlarla örtülmesini önler.
İçinde bulunduğumuz Temmuz ayının bu sıcak gününde, geçmişe baktığımızda hain FETÖ’cü darbecilerin alçakça darbe girişimini görüyoruz. Birkaç çapulcu ruhlu satılmışın, mankurtlaşmış karakter yoksununun bir ülkeyi ve bir milleti nasıl yok etmeye giriştiğini görüyoruz. Milletimizin asil merhamet duygularını istismar edip kendilerine iktidar ve sömürü alanı açanların, maskelerinin düştüğünü görüyoruz.
O zaman büyük bir hınçla ve sönmek bilmeyen bir intikam ateşiyle doluyoruz. O zaman “Su uyur, düşman uyumaz” sözünün anlamını bir daha kavrıyoruz. Bu hınç ve intikam ateşi bizi diri ve teyakkuzda tutuyor. Düşmana uşaklık edenlere karşı mücadele etmek için bize her zamankinden daha büyük sorumluluklar yüklüyor. Sarsılmaz bir ekonomik bağımsızlık için, tam bir yerli ve milli üretim için daha çok çalışmamız gerektiğini hatırlatıyor.
15 Temmuz hain darbe girişiminin 5. yıldönümünde biliyoruz ve tekrarlıyoruz ki, Türk Milleti’nin istiklaline kasteden düşmanlarımızla işbirliği yapan güruhla hesaplaşmamız bitmemiştir. Onlar kökü dışarda olan ve henüz kurumayan bir ihanet şebekesidir. Bu yüzden darbecilerin ülkemizin geleceğini mahvetmek için fütursuzca ve inancımızı istismar ederek neler yaptıklarını, çocuklarımıza ve gençlerimize öğretmeli ve unutturmamalıyız.
Öğretmeliyiz ki; 15 Temmuz hain darbecileri, milletimizi ve devletimizi esaret altına almak istediler. Ülkemizi müstemleke devleti haline getirip emperyalist efendilerine sunmak istediler. Hedefleri, tartışmasız bir şekilde, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki güçlü ve büyük Türkiye’nin şahlanışını durdurmaktı. Türkiye’nin ekonomiden siyasete, demokrasiden savunma sanayiine kadar bütün birikimini yok etmek için çırpınıyorlardı. Onlar Türkiye’yi bölünmeye doğru sürükleyecekler ve nihayetinde de FETÖ vesayetinde bir “muz cumhuriyeti” haline getireceklerdi. Allah’a şükür, tarihimizde ilk defa, devletimizin başı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hain darbeciler karşısında sinmedi ve onlara en sert şekilde karşı koydu. Milletimizi darbecilere karşı göreve çağırdı ve Milletimiz tarihi görevini hayatını hiçe sayarak yerine getirdi. İşte bu an “yıldızın parladığı” tarihi dönemeç noktalarından biridir.
15 Temmuz’da yeni bir Ergenekon Destanı yazan milletimiz, bu kez demirden dağları değil ihanet dağlarını ezip geçti. Bu alçakça girişimi, Milletimiz göğsünü siper ederek durdurmayı başardı. Bundan sonra bu tip alçaklıklara tevessül edeceklere haddini bildireceğini de dosta düşmana gösterdi. Eğer biz o gece bir avuç haine ülkemizi teslim etseydik, gelecek 100 yıl bağımsız bir Türkiye görmemiz mümkün olmayacaktı. Sadece bu yüzden 15 Temmuz, asla unutulmaması gereken, genciyle yaşlısıyla halkımızın daima hatırlaması lazım gelen bir öneme sahiptir. X
Tarihin tekerrür etmesini istemiyorsak, her yüzyılda bir “istiklal” savaşı vermemek için daima uyanık vaziyette olmalıyız. Kuklaya değil kuklacıya bakmalıyız. Çünkü kuklalar değişir, kuklacı aynı kalır. Bu bilinçle 15 Temmuz Hain Darbe Girişimini bir kez daha lanetliyor, darbecilere hadlerini bildiren aziz şehitlerimizi rahmet diliyor, kahraman Milletimin direnişini şükranla anıyorum.