Milletimiz bir oyunu daha bozdu: “Başlasın Türkiye Yüzyılı…”
14 ve 28 Mayıs 2023 Seçimleriyle yine milletçe tarihin kırılma anlarından birini yaşadık. Milletimiz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin iki turunda da seçimini istikrar ve güvenden, üretim ve istihdamdan, büyüme ve kalkınmadan yana yaptı. Ayrıca özgür iradesinin üzerine ipotek koyma operasyonlarının tamamını boşa çıkartarak, irfanını bir kez daha ortaya koydu. Milletimiz, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı 12. Cumhurbaşkanı olarak seçerek, ona güvendiğini hiç şüpheye yer bırakmayacak biçimde gösterdi. Türkiye üzerinde oynanan oyunları 100 yıl önce Milli Mücadele ile nasıl bozduysa, 2023 yılında da aynı azim ve basiretle akamete uğrattı.
Bu seçimler, neden dönüm noktası kabul edilecek kadar tarihi öneme sahiptir? Çünkü 3 Kasım 2002 Seçimi ile yeni bir eksen ve istikamete giren Türkiye, bu istikametin değiştirmek isteyen yedi düveli, muhalefeti, bölücü terör örgütü ve yandaşlarını, FETÖ artıklarını, küreselcileri, yerli işbirlikçilerini, Avrupa ülkelerini ve ABD’yi net şekilde yenilgiye uğrattı. Bunu da bir emanet gibi aziz tuttuğu Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkarak yaptı.
Aslında bu güruhlar, 2013 Gezi Kalkışmasından itibaren geçen 10 yıl boyunca birçok sinsi planla ülkemize diz çöktürmek istediler. Ama her girişimleri bizzat Milletimiz tarafından püskürtüldü. Çünkü Türk Milleti son 10 yıldır bizzat “oyun bozan” olarak sahneye çıktı, hem 17/25 Aralık’ı, hem 15 Temmuz hain FETÖ’cü darbe girişimini, hem de Türkiye ekonomisi üzerinde oynanan oyunları bozdu. Bütün bu teşebbüslere karşı Mehmed Akif’in “Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var / Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar” dizelerindeki ruhla istiklal ve istikbal destanı yazdı.
Şimdi Türkiye, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına giriyor. Bu yüzyılın en bariz özelliği, “Çin Seddi’nden Adriyatik Denizi’ne” vizyonuyla merhum Özal’ın başlattığı Türk Yüzyılı akamete uğratılırken, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yeniden start alan Türkiye Yüzyılı’yla bütünleşmesi ve tüm hızıyla gerçekleşme sürecine girmesidir.
Türkiye Yüzyılı, beklenen müjdenin adıdır. Çünkü bu yüzyıl, lider Türkiye demektir. Bu yüzyıl, Türkiye’nin 100 yıl aradan sonra tarihi rolüne ve mesuliyet alanına geri dönmesi demektir. Bu yüzyıl, bin yıl önce İslam dünyasının şahlanışının simgesi olan Türklerin, bu kez kalkınma ve refah anlayışı içinde medeniyetimiz için yeni bir dirilişe öncülük etmesi demektir. Bu yüzden iş dünyası olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye için bir şans olduğu inancıyla bugüne kadar olduğu gibi bu süreçte de tüm gücümüzle yanında durmanın onurunu taşıyoruz. O yüzden bütün kuvvetimizle ülkemiz için çalışırken, halkımızın 28 Mayıs’ta verdiği komut en büyük gücümüz oluyor:
“Başlasın Türkiye Yüzyılı…”
Ne yazık ki, Türkiye Yüzyılı’nın başlamasını ve sandıkta tecelli eden millet iradesini hazmedemeyenler var. Bu seçimler vesilesiyle bir kez daha gördük ki, Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye için ne kadar büyük bir şans ise tek parti zihniyetinin halka yukarıdan bakan anlayışının 21. Yüzyıldaki yansıması olan muhalefet de o kadar büyük bir şansızlıktır. Bu milletin kendine verdiği dersleri ve yenilgileri tahlil etmeyi bile beceremeyenler, yapay yakınlaşma çabalarının sonuçsuz kalmasının hesabını da Anadolu insanına kesmekten ar etmiyorlar. Milletimizin irfanını anlayıp kendilerini sorgulamak yerine insanımızı suçlamayı tercih ediyorlar. Kabahati Anadolu insanının TRT izleyip etkisinde kalmasına, yine Anadolu insanının yoksulluğu hissetmemesine ve verilen ücret zamlarına “tav” olmasına bağlıyorlar. Üstad Necip Fazıl’ın “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa” dediği gibi, “Bu açıklamayı çocuk yapmaz, muhalefete lider olsa” dedirtecek yorumlara sığınıyorlar.
Onlara verilecek tek cevap, ünlü bilim adamı Albert Einstein’ın şu sözleridir: “Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.”