Toprağımıza ve tarıma sahip çıkmak
“Dağlar nice yüksek ise, yol onun üstünden geçer” diyor 2021 yılını kendisine adadığımız Yunus Emre. Böylece sıkıntılar ne kadar büyük olursa olsun, üstesinden gelineceğine işaret ediyor. 2020 yılında dünya ekonomisi sarsıldı ama Türkiye ekonomisi ne küçüldü, ne yerinde saydı. Tam tersine büyüdü. Hem de yüzde 1,8’lik ciddi bir oranla… Ergenekon’da etrafı demir dağlarla çevrili olmasına rağmen oradan çıkacak bir yolu bulan ataları gibi Türk girişimcisi de pandeminin üzerinden aşacak bir üretim yolu oluşturmayı başardı. Tarım ve gıda sektörümüz de bu yolun lokomotif sektörü oldu. 10 bin yılı aşkın bir süredir toplumların ve devletlerin etkinliğini etkileyen tarım, bir kez daha “tüm sektörlerin anası olduğu” gerçeğini gösterdi. Çünkü 2020 yılında Türk tarım sektörü tam 4.8’lik bir büyüme gerçekleştirdi.
Bereketli Hilal’in odak noktasında bulunan Türkiye, son 20 yılda tarıma sessiz ve derinden yaptığı yatırımların, geliştirdiği tarımsal proje ve politikaların karşılığını gördü. Kanaatime göre bu daha başlangıç… Türkiye tarımda kendi kendine yeter ülke olmanın ötesinde “dünyaya da yeten” bir ülke olmaya doğru hızlı bir şekilde yürüyor. Dikkatli okuyucularımız farkındadır: Biz İSTİB olarak ülkemizde tarımın belirleyici güç olması için büyük gayret gösteriyoruz. Üyelerimizi, halkımızı ve gençlerimizi “çağın mesleği” olan tarım sektörüyle tanıştırıyoruz. Çünkü bize göre çağın mesleği sadece bilgisayar mühendisliği, yapay zeka uzmanlığı ya da programcılık değildir. Dijital çağın mesleği, dijital tarımdır. Çünkü 5 bin yıldır olduğu gibi bugün de insanlığın geleceğini ve gideceği istikameti, tarımda güçlü olanlar belirleyecektir. Allah’a şükürler olsun ki, Türkiye’nin vizyoner lideri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde ülkemiz tarımda yön tayin eden bir ülke haline gelmiştir. Münbit topraklarımız sözde değil özde de tarımın hayat bulduğu tarlalara dönüşmüştür.
Bu yüzden biz diyoruz ki, tarım Türkiye’nin 80 yıllık kâbusu cari açığın ilacıdır. Tarım, ekonomik istiklalin başladığı noktadır. Son dönemde gördük: Tarım ve gıda sektörüne hakim olanlar, dünyada nasıl büyük bir fiyat artışına yol açıyorlar. Yine tarım üzerinden tezgâhlanan yeni sömürü düzeninde, gözlerini ‘para’ bürümüş çakal sürülerinin pandemi şartlarında inleyenleri insafsızca kemirmeye devam ettiklerini görüyoruz. Ülkemizde de, dünyada da onların oyunlarını bozmanın yolu, bizim sanayide, teknolojide olduğu gibi tarımda da söz sahibi olmamızla mümkündür. Tarımda güçlü olduğumuz sürece küresel sömürü makinelerinin çarkına çomak sokabiliriz. Siyasette olduğu gibi ekonomide de mazlumların haklarının savunucusu olabiliriz. Bu yüzden toprağımıza ve tarıma sahip çıkmamız istiklal ve istikbalimize sahip çıkmak ve mazlumların haklarını korumak demek olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bu duygularla yaklaşan Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Sağlık ve afiyet içinde, ilk bahar yağmurlarıyla bereketlenen tarım ürünlerimizin bolluğu içinde bayrama hep birlikte erişmeyi diliyorum.