İstanbul Ticaret Borsası

               

  • BAŞKAN'DAN
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

    Temmuz
    2017
    Türkiye bir mesuliyetin adıdır

    İstanbul Ticaret Borsası olarak bir asra yaklaşan hizmet yolculuğumuzda edindiğimiz birikim ve deneyim bize gösterdi ki, Türkiye sözcüğü, Türklerin yaşadığı bir devleti ifade etmenin ötesinde bir anlama sahiptir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle “Türkiye, bir mesuliyetin adıdır.” Biraz daha açıklamak gerekirse, Türkiye, “üç kıta yedi iklim” bir coğrafyanın adıdır. Türkiye, içinde Arapların,

     

    Türklerin, Kürtlerin, Boşnakların, Arnavutların, Lazların, Çerkezlerin, Afrikalı kardeşlerimizin yer aldığı bir ümmetin adıdır. Türkiye, sömürüye ve emperyalizme karşı koymanın, mazlumun ve haksızlığa uğramışın yanında yer almanın ismidir. Türkiye, Orta Asya’dan Adriyatik Denizi’ne, Kırım’dan Ümit Burnu’na kadar bir umudun adıdır.

     

    Eğer Türkiye, Türkiye sözcüğünden daha fazla bir anlamı ifade etmeseydi, Osmanlı İmparatorluğu’nu ne pahasına olursa olsun yok etmeye çalışmazlardı. Birinci Dünya Savaşı’nın enkazı altından bağımsız bir devlet olarak çıkıp var olmak için gayret gösteren ülkemizi, 22 milyon metrekarelik bir coğrafyadan 783 bin kilometre karelik bir alana hapsetmeye çalışmazlardı. Hepsinden önemlisi, fırsatını bulduğu her an, özüne ve geleneklerine dönmeye çalışan bu milleti, 1960 İhtilaliyle, 1971 muhtırasıyla, 1980 darbesiyle, 28 Şubat Postmodern Darbe girişimiyle, 27 Nisan 2007 e-muhtırasıyla ve nihayet 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimiyle durdurmaya çalışmaz, içine dönmeye zorlamazlardı.

     

    15 Temmuz’un yıldönümünde bir kez daha vurgulamak istiyorum ki, 15 Temmuz, “Bu, diğerleri gibi sıradan bir darbe girişimiydi ve bastırıldı” diye geçiştireceğimiz bir konu değildir. 15 Temmuz, bir milletin ve ülkenin uzun vadeli bir projeyle, maşalar vasıtasıyla yüzlerce yıl nefes almadan esaret altına alınma girişimidir. 15 Temmuz, bu topraklarda yetişen insanlara ülkesine dost görünerek ülkesine ve milletine düşmanlık yaptırma projesidir. Dolayısıyla 15 Temmuz, Türklerin yüzlerce yıldır karşı karşıya kaldığı mankurtlaştırma girişiminin modernize edilmiş halidir. Bu yüzden devlet aygıtının tüm hücrelerinden, toplumsal örgütlerimizin bütün kademelerinden temizlenmelidir. Son Türk devletinin bekası için, Müslümanların özgür ve bağımsız yaşayabilmeleri için, ümmetin varlığını devam ettirmesi, bu coğrafyanın eski görkemli günlerine kavuşması için bu şarttır.

     

    Son alarak belirtmek isterim ki, Türk milleti o gece kahramanlığın tarihini bir kez daha yazarken, darbeye teşebbüs eden hainler de, her zaman söylediğim gibi, ihanetin ve alçaklığın tarihini yazdılar. Bu devletin bekası için, o gece canını esirgemeden şehadete koşanları, bu millet her daim minnet ve rahmetle anacaktır. Bizler, onların hakkını ödemek için ne yapsak azdır. Büyük şairimiz Mehmed Akif Ersoy’un Çanakkale şehitleri için yazdığı şu dizeleri, 15 Temmuz şehitleri için söylesek yine de minnetimizi ifade edemeyiz:

     

    “Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana / Yine bir şey yapabildim diyemem aziz hatırana.” 

Etkinlik Takvimi
İstek, öneri, memnuniyet ve şikayetlerinizi belirtiniz.
Sektörel Sorun ve Çözüm Önerileri



Dijital Tarım Pazarı'na (DİTAP) nasıl üye olunur?