Başvuru Yapan:
Gerçek Kişi
4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.
T.C. Kimlik No (*)
:
Ad Soyad (*)
:
E-Posta (*)
:
Telefon (*)
:
Faks (*)
:
Geri Dönüş Tercihiniz
:
Adres (*)
:
İstenilen Bilgi / Belge (*)
:
(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.
Başvuru Yapan:
Tüzel Kişi
4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.
T.C. Kimlik No (*)
:
Ad Soyad (*)
:
E-Posta (*)
:
Telefon (*)
:
Faks (*)
:
Geri Dönüş Tercihiniz
:
Adres (*)
:
İstenilen Bilgi / Belge (*)
:
(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.
İSTİB MART AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI
(09.03.2023 . 16:21:21) (Okuma: 270)
İSTİB Mart ayı meclis toplantısı Eminönü Merkez binasında, İSTİB Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap başkanlığında yapıldı.
Gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından İSTİB Başkanı Ali Kopuz olağan meclis konuşmasında güncel ve ekonomik değerlendirmelerde bulundu.
Toplantı sonunda meclis üyeleri de sektörel sorun ve çözüm önerilerini meclis üyeleri ile paylaştılar.
İSTİB MECLİS ÜYELERİ KÜRSÜDE
İSTİB Mart ayı meclis toplantısında meclis üyeleri Süleyman Tarakçı, İsmail Boğaz, Emin Demirci ve Şerafettin Taştan sektörleriyle ilgili sorun ve çözüm önerilerini dile getirdiler.
Çadır kentleri kuranlar sorumluluğunu da üstlenmeli
Mecliste konuşan İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, deprem bölgesindeki çadır kentlerde yaşayan insanların sorunlarına dikkat çekerek yapılması gerekenleri şöyle anlattı: “Çadır kentler kurulduktan sonra kaymakamlıklar vasıtasıyla buralara Milli Eğitimden koordinatör öğretmenler atanıyor. Bu öğretmenler canla başla mücadele ediyor ancak eksiklikleri giderme konusunda yapabilecekleri sınırlı. Çünkü görevli öğretmenlerde bir depremzede ve psikolojileri çadır kentleri yönetebilecek durumda değil. O bölgedeki insanlardan da bulunduğu mevcut şartlardan dolayı hizmet bekleyemezsin. Bu nedenle çadır kentler kim tarafından kurulduysa sorumluluğu üstlenmesi, ihtiyaçları karşılaması gerekir”.
Ekmek fırınlarının sayısı tespit edilmeli ve ehemmiyetli yerlere taşınmalıdır
Yaşadığımız deprem felaketinden sonra sıklıkla gündeme getirilen İstanbul’daki mevcut ekmek fırınlarının durumuna değinen İSTİB Meclis Üyesi İsmail Boğaz, “Sosyal medya ve görsel basında mevcut ekmek fırınlarının yaydıkları ısı sebebiyle betonu kolay kırılır hale getirip olası bir depremde binalara zarar veriyor düşüncesi mevcuttur. Bu yöndeki bilgiler doğrudur. Çözümü ise yasaya uygunluktan geçmektedir. İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin Yönetmenliğine göre ekmek ruhsatı verilecek yerler açıkça belirtilmiştir. Ekmek fırını yapabilmek için fırının sağında, solunda ve üstünde herhangi bir yerleşim olmamalı. Maalesef İstanbul’da bu şekilde fırın yapılmıyor” dedi.
İstanbul’daki fırın sayısının da bilinmediğini ifade eden Meclis Üyesi Boğaz, “Bilgi kirliliği çok yüksek. Fırın sayısının kimi verilere göre 3 bin, kimi verilere göre 4 bin olduğu bilinmekte. Kurumlar tarafından da doğru sayıyı tespit etme çalışmaları da maalesef yok. İstanbul genelinde tüm ilçe kaymakamlıkları aracılığıyla her ilçede bulunan ekmek fırınlarının sayıları tespit edilmelidir. Sonrasında deprem eylem planına göre fırınlar ehemmiyetli yerlere taşınarak afet ve felaket durumlarında kesintisiz üretim yapmaları sağlanmalıdır.
Arazilere ekim yapılmazsa ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz
İSTİB Meclis Üyesi Emin Demirci konuşmasında baharat piyasasının en çok bilinen ürünü kırmızı biberin kaynağının yerle bir olduğuna dikkat çekerek “Işılay Hanım bir önceki toplantıda rakamlarla bölgedeki üretimi gündeme getirmişti. Bölgenin baharat ticaretindeki payı çok büyük. Özellikle ekipman sıkıntısı, personel sorunu ve göç gibi nedenlerle bazı arazilerin ekilmeyeceğini duyuyoruz. Eğer arazilerde ekim yapılmazsa sezon sonunda çok ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz” dedi.
Maddiyat kadar maneviyatta önemli
Deprem bölgesindeki sanayi odalarını, iş yerlerini ve firmaları ziyaret etmeyi çok anlamlı bulan İSTİB Meclis Üyesi Şerafettin Taştan, konuşmasına bir anısıyla devam etti: “Malatya’dan Adıyaman’a dönerken varili açıp odun yakan insanlar gördük. Hemen oturduk. Normalde karton bardakta çay ikram ederlerken bize cam bardakta getirdiler. Bu durumda bile o misafirperverliği gördük. Bize, bizimle sohbet etmeniz çok anlamlıydı dediler. Maddi imkânlar kadar maneviyatın da çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.