İstanbul Ticaret Borsası

               

  • HABERLER
  • İSTİB NİSAN AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.



    İSTİB NİSAN AYI MECLİS TOPLANTISI YAPILDI
    (18.04.2024 . 16:14:36) (Okuma: 143)

    İSTİB Nisan ayı Meclis Toplantısı Eminönü Merkez binasında, İSTİB Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap yönetiminde yapıldı.

    Gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından Meclise hitap eden İSTİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İlhan Koyunseven pandemi, kuraklık ve Ukrayna - Rusya savaşı gibi unsurların da etkisi ile gıda fiyatlarının tarihi seviyelere ulaştığını anımsatarak “Türkiye’de yaşanan kur istikrarsızlığının da etkisiyle gıda enflasyonu çok yüksek seviyelere geldi. İnşallah yerel seçimlerin sonrasında ekonomi ana gündem olacak ve bu sorunlara yoğunlaşılacak.” ifadelerini kullandı.

    Tüm bu sorunlara rağmen iyi gelişmelerinde olduğunu ve 2024 yılının ilk çeyreğinde tarım ihracatında tarihi zirvelerin görüldüğünü belirten KoyunsevenTarım ihracatımız geçtiğimiz yıla oranla yüzde 8,6 artarak, 9,3 milyar dolarla, tüm zamanların en yüksek ilk çeyrek rakamını yakaladı. Böylece tarım ve gıda ihracatı, Türkiye’nin toplam dışsatımın yüzde 14,6’sına ulaştı. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektöründe 3 milyar dolarlık, yaş meyve ve sebzede 963 milyon dolarlık, meyve sebze mamullerinde 708 milyon dolarlık, kuru meyve ve mamullerinde 497 milyon dolarlık, süs bitkileri ve mamullerinde ise 49 milyon dolarlık dış satım gerçekleştirildi. İller bazında bakıldığında; İstanbul 900 milyon dolarlık hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatıyla zirvede yer aldı” dedi.

    Hasat döneminin başlamasıyla yeni zirvelerin görülebileceğini ifade eden KoyunsevenBu noktada, uzak ülkelere ihracatımızı artırmanın önemine dikkat çekmek istiyorum. Çünkü toplam ihracatımızın üçte ikisini yakın ülkelere gerçekleştiriliyoruz. Sahadan gelen bilgiler, geçen yılkine benzer bir hasat sezonu geçireceğimiz şeklinde. Diğer taraftan stoklarımız tarihi seviyede. Faal lisanslı depo kapasitemiz 10 milyon tona ulaşmış durumda. Tüm bu veriler, aslında kendi kendine yetebilmenin önemini de gösteriyor. Biz aslında gıdada büyük oranda kendi kendine yeten bir ülkeyiz. Yapılan gıda ithalatının önemli bir kısmını işleyip ihraç ediyoruz. Ancak, bunu yeterli bulmayıp daha fazlasını hedeflemeliyiz. Çünkü iklim krizinin etkilerini derinden yaşıyoruz ve tarımın tüm dünyayı beslemeye yeterli olmadığı bir döneme doğru ilerliyoruz” dedi.

    Koyunseven konuşmasına şu şekilde devam etti; “Yerel seçimleri geride bıraktık. Önümüzdeki seçimsiz süreçte önceliğimiz fiyat istikrarının bir an evvel tesis edilmesi olmalıdır. Bunun için ticaretin kolaylaştırılması, ihracatçı şirket sayısının artırılması, ihracatın finansmanı ve desteklerin etkin kullanımı önem arz ediyor. Nitekim Ticaret Bakanlığımız da bu doğrultuda hedefler belirlemiş durumda. Türkiye ekonomisi 2023 yılında yüzde 4,5 oranında büyüdü. Ancak büyümede tarımın ve sanayinin etkisi çok sınırlı kaldı. Nitekim 2024 Ocak ayında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi bir önceki aya göre değişim göstermedi. Diğer taraftan tarımda üretici enflasyonu yükselişine Mart ayında da devam etti. Tarım ÜFE Mart ayında yüzde 5,5 artış gösterirken, yıllık bazda yüzde 61’e ulaştı. Bu da iç piyasadaki fiyat istikrarını olumsuz etkiliyor. Gıda piyasasının dengelenmesi için tüm araçlar etkin bir şekilde kullanılmalı ve tarımsal ürün piyasalarında yapısal önlemler bir an önce hayata geçirilmelidir.”

    2019 yılında kurulan Türkiye Ürün İhtisas Borsası’nın ürün piyasasının fiyat istikrarı içerisinde dengelenmesi için önemli görevler üstlendiğini anımsatan Koyunseven “2023 yılında bu piyasada 82 milyar TL’lik bir hacim gerçekleştirildi. Şu anda 216 bin kayıtlı yatırımcı ve çiftçi burada işlem yapıyor. Biz de İstanbul’daki tek yetkili acentesi olarak yatırımcıların ve çiftçilerin sisteme kaydını gerçekleştiriyorduk. Bu dönemde TÜRİB, tarım piyasalarındaki etkinliğini artırmak için şimdi yeni bir sürece girdi. Bu amaçla; Bölgesel Ürün Piyasası Aracı Kurumları, yani ÜPAK’lar kuruluyor ve vadeli opsiyon işlemlerinin açılması hedefleniyor. Biz de İSTİB olarak, Ege Bölgesinde ve Marmara Bölgesinde kurulan bölgesel ÜPAK’larda aktif rol alacağız. Her iki ÜPAK’a da kurucu ortak olduk. Dünyada da örneklerini gördüğümüz üzere; tarımsal piyasalarının sağlıklı bir şekilde işlemesi ve fiyat istikrarının sağlanması için böylesi yapıların kurulması önemli diye düşünüyorum” dedi.

    Toplantıda İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı söz alarak ev dışı tüketim sektörüyle ilgili sorun ve çözüm önerilerini dile getirdi.

    “ENFLASYONUN TEK SORUMLUSU HİZMET SEKTÖRÜ DEĞİL”

    İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, son zamanlarda medyada sıklıkla yer alan enflasyonu hizmet sektörünün artırdığı yorumları üzerine, sektörün çalıştırdığı insan sayısı ve oluşturduğu insan kaynaklığıyla ekonomiyi birçok alanda domine ettiğini vurgulayarak “Bir tane dernek başkanın ağzıyla toplum yanlış yönlendirilmemeli. Hizmet sektörü çalıştırdığı insan sayısı ve oluşturduğu insan kaynaklığıyla ekonomiyi birçok alanda domine ediyor. Bir sektörü yargılamak bu kadar kolay olmamalı” dedi.

    Yanlış açıklamalar ile toplumun ayrıştırılmaması gerektiğini dile getiren Meclis Üyesi Tarakçı, “Bir açıklama yaparken birçok bileşeni bir arada değerlendirmek lazım. İnsanların tepkisini yanlış yönlendirerek toplumu ayrıştırmamamız gerekiyor. Toplumu yönlendirecek konularda hassas davranılması gerektiğini belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.

    Süleyman Tarakçı, hizmet sektörüyle ilgili son zamanlarda sosyal medyada bir boykot gündeminin oluşmasıyla ilgili olarak da değerlendirmede bulunurken, “Geçtiğimiz yıl Ekim ayında yerli şeker fasulyesinin kilosunu 280 TL’den alan meslektaşlarım var. İthal ve yerli fasulyenin arasında 40-45 günlük kadar fark var. İthal ürün gelmesinden sonra fiyatlar 200 TL’ye kadar aşağı düşüyor. Sektöre atıldığım 2006 yılında 1 kg şeker fasulyesinin fiyatı 5 TL’ydi. Şu anda fiyatlar 240-250 TL bandında. Dolayısıyla gıdadaki enflasyonun tüketici enflasyonunun üzerinde seyretmesinden dolayı hizmet sektörünün satış fiyatları o minvalde belirlenmektedir” şeklinde konuştu.

    Konuşmasında Yeşil Dönüşüm ile beraber dünyada hedef alınan büyükbaş hayvan varlığının ortadan kaldırılması ve yerine ikame edilmeye çalışılan ürünlerle ilgili tedbirli olunması gerektiğini belirten İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, “Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyum yasaları çerçevesinde sera gazı emisyonlarının azaltılması hedeflenirken büyükbaş hayvan varlığının azaltılması düşünülüyor. Büyükbaş hayvan varlığının yerine konulmaya çalışan ürünlerle alakalı ülkemizin daha tedbirli olması gerekiyor. Tükettiği su, yediği ot, saldığı gaz miktarı sebebiyle büyükbaş hayvanların dünyamıza zarar verdiği gibi bir algı oluşturuluyor, eğer öyle ise, hepsini dönüşüm adı altında kaldırsınlar. Ama yerine gelecek ürünler konusunda dikkatli olmamız gerekiyor. Geçtiğimiz toplantılarda da dile getirdiğim böceklerin yiyecek olarak kullanılma projesi bu alternatiflerden biridir. Bu konuda uyanık olmalıyız” şeklinde konuştu.

    Meclis Üyesi Tarakçı, halkla ilişkiler çalışmalarıyla küçükbaş üretiminin teşvik edilmesi gerektiğini ifade ederek, “Başkanımız da her fırsatta bu konuyu vurguluyor. Ülkemizin toprakları ve meralarımız, büyükbaş hayvandan ziyade küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine uygundur. Küçükbaş hayvan üretiminin artırılması lazım. Bunun için de tüketim özendirilmeli. Özellikle ebeveynlerin çocuklarımızı üç yaşından itibaren bilinçlendirmeleri, balıktan veya küçükbaş hayvan etinden kendine has kokusu nedeniyle soğumalarını engellemeleri gerekiyor” dedi.

    Yöresel mutfakların önemi hakkında da konuşan Süleyman Tarakçı, yöresel mutfakların, kültür emperyalizmine karşı bir direnç olduğu ifade ederek, “Ben yöresel mutfak ile uğraşıyorum ve söylemim şudur. Yöresel mutfakların markalaşması ve sürdürülebilirliği kültür emperyalizmine karşı bir dirençtir. Sosyal dönüşümün bir nebze de olsa engellenmesi adına yöresel mutfakların korunarak büyütülmesi gerekiyor” dedi.





Galeri

İstek, öneri, memnuniyet ve şikayetlerinizi belirtiniz.
Sektörel Sorun ve Çözüm Önerileri



Dijital Tarım Pazarı'na (DİTAP) nasıl üye olunur?